Bunlar Persea americana drymifolia (Meksika tipi), Persea americana guatemalensis (Guatemala tipi) ve Persea americana americanadır (Doğu Hindistan tipi). Persea americana americana, Güney Amerika orjinli olup şekli armuta benzemektedir. Yağ içeriği %8’den az olan bu tür -2°C ve üzeri sıcaklıkta yetiştirilebilmektedir. Persea americana guatemalensis tipi avokadoların ise orijini Orta Amerika’dır ve bu avokadolar yuvarlak bir görünüme sahiptir, geç olgunlaşır ve yağ içeriği yaklaşık %8-20 arasında değişmektedir. Persea americana americana tipine göre soğuğa daha çok dayanıklıdır, -4°C dereceye kadar dayanabilmektedir. Persea americana drymifolia tipi ise diğer çeşitlere göre daha küçük, daha yüksek yağ içeriğine sahiptir (%20’den daha fazla) ve soğuğa en çok dayanan (-6°C’ye kadar) türdür. Avokado, son yıllarda besin ögesi içeriği ve sağlık üzerine olumlu etkilerinin fark edilmesiyle birlikte oldukça popülarite kazanmıştır. Bu derleme yazıda, avokadonun besin bileşimi ve sağlık üzerine olası etkilerinin tartışılması amaçlanmıştır. 162 Yurt M ve ark. Avokado popülaritesinin artmasına paralel olarak, özellikle, 2007-2013 yılları arasında avokado üretiminde %20 oranında artış belirlenmiştir. 2013 yılı verilerine göre, dünyada 4.4 ton avokado üretimi yapılmıştır.
Dünya genelinde avokadonun üretiminde en büyük oran %25’lik pay ile Meksika’ya aittir. Meksika’yı sırasıyla Dominik Cumhuriyeti, Kolombiya ve Peru izlemektedir. Ülkemize ise, 1970 yılında FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) aracılığıyla Kaliforniya’dan Fuerte, Hass, Bacon ve Zutano olmak üzere dört ticari tür getirilmiş ve günümüzde bu dört tür Akdeniz sahil kuşağında ve Güney Ege sahillerinde yetiştirilmektedir. Avokado ağaçları yağışlı ve sıcak iklimi sevmektedir ve soğuğa dayanıklı değildir. Soğuğa dayanıklılığı daha yüksek olduğu için Meksika tipi avokado tohumları daha çok tercih edilmektedir. Avokadonun hasat dönemi, türüne göre değişiklik göstermektedir.
En uygun hasat dönemi Bacon’da Aralık ayının ilk haftası, Fuerte’de Aralık ayının son haftası, Hass’da Ocak ayının ilk haftası ve Zutano’da ise Kasım ayının son haftası olarak belirlenmiştir. Hasat zamanı meyvenin kalitesini etkileyen en önemli göstergedir. Hasat zamanı ve hasat sonrasında bekleme süresine bağlı olarak antioksidan içeriğinde değişiklikler meydana gelmektedir.
Yıl içerisinde Ocak-Mart ayları arasında hasat edilen meyvelerin antioksidan içeriği, diğer mevsimlerde toplananlara göre daha yüksektir. Ocak-Mart aylarında toplanan meyvelerin yaklaşık olarak 35 gün soğuk depolarda saklanması, meyvede bulunan fenolik bileşik miktarının artmasını sağlamaktadır. Diğer dönemlerde hasat edilen meyvelerin fenolik bileşik içeriklerinde bir değişiklik olmaması ya da azalması beklenmektedir. Avokadonun büyüme ve gelişme süreci diğer meyvelerden çok farklıdır. Meyve hasat edildikten sonra olgunlaşmaya devam etmektedir. Oda sıcaklığında meyve 25 C°’de 5-7 gün içinde olgunlaşmaktadır. Olgunlaşma sırasında meyvede bulunan tekli doymamış yağ asidi (MUFA) miktarı artmakta, çoklu doymamış yağ asidi (PUFA) miktarı ise azalmaktadır. Hasat sonrası meyvenin hızlı bir şekilde olgunlaşması istenmiyor ise, düşük sıcaklıklarda depolanması uygun görülmüştür.
Hasat sonrası en uygun depolama şekli meyvenin 4-7°C’de ve nem oranı %85-90 olan depolarda bekletilmesidir. En fazla depolama süreci ise iki aydır. Daha düşük ısılarda depolama avokadonun yağ düzeylerini olumsuz yönde etkilemektedir. Avokadonun Enerji ve Besin Bileşimi Avokadonun besin ögesi içeriğine bakıldığında, %72-78 su, %10-15 yağ, %7-8 karbonhidrat, %1.9-2.2 protein ve %5-6 oranında posa içerdiği belirlenmiştir. Yağ asidi örüntüsü değerlendirildiğinde, ortalama olarak %67.1’inin MUFA, %14.5’inin PUFA ve %14.5’inin ise doymuş yağ asidinden oluştuğu belirlenmiştir.
Avokadonun besin ögesi içeriği Tablo 1’de gösterilmektedir. Mikrobesin ögesi içeriği değerlendirildiğinde, diğer meyvelere göre yağda eriyen vitaminler ile folik asit ve B1 vitamininden zengin olduğu, ayrıca potasyum, magnezyum, sodyum, fosfor ve kükürt minerallerinin miktarlarının yüksek olduğu görülmektedir. Bu vitamin ve minerallerin yanında, tokoferol, karotenoidler ve steroller gibi lipofilik fitokimyasallardan da zengin bir meyvedir. Avokadonun içeriğindeki zeaksantin, lutein, β- ve β-karoten gibi karotenoidler meyvenin antioksidan miktarının artmasını sağlamaktadır.
Avokadonun Besin Bileşenleri Sağlıkla İlişkisi Avokado besin bileşimi sayesinde, kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve diyabet gibi kronik hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilmektedir. Avokado tüketimi ve hastalıklarla ilişkisinin değerlendirildiği klinik çalışmalar Tablo 2’de özetlenmiştir. Avokado ve Kardiyovasküler Hastalıklar Kardiovasküler hastalıklar (KVH) günümüzde mortalite ve morbiditenin temel nedeni olarak görülmektedir. KVH nedeniyle 2012 yılında 17.5 milyon insan hayatını kaybetmiştir ve yaklaşık olarak tüm ölümlerin %31’inden sorumludur. Sağlıklı Beslenmede Avokadonun Yeri 163 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), uygun önlemler alınmadığı takdirde, 2030 yılına kadar tahminen 23 milyon insanın daha her yıl kalp ve damar hastalıklarına bağlı gelişen kalp krizleri ve inmelerden hayatını kaybedeceğini bildirmiştir.
Plazma LDL ve total kolesterolün yüksek olması KVH gelişiminde en belirgin neden iken, HDL kolesterolün normal sınırlarda olması ise KVH gelişiminde koruyucu etki göstermektedir. Diyet, lipit profilinin iyileşmesi ya da kötüleşmesine neden olabilen en belirgin etmenlerdendir. Akdeniz tipi diyet KVH riskine karşı koruyuculuk göstermekte ve lipit profilini düzenlemektedir. Akdeniz tipi beslenmede yağdan gelen enerjinin oranı önerilenin (>%30) üstüne çıkmasına karşın, diyetin MUFA içeriğinin yüksek olması dislipidemi gelişimini azaltmaktadır. Bu diyet tipinde temel MUFA kaynağı zeytinyağı ve sert kabuklu yemişlerdir. Badem, fıstık ve cevizin tüketilebilir porsiyonunda (40 g) MUFA içeriği ve toplam fitosterol içeriği avokado ile benzerlik göstermektedir.
Ayrıca avokadonun içeriğinde bulunan posa, B grubu vitaminler, E ve K vitaminleri, magnezyum, potasyum ile karotenoidler, fenolik bileşikler (280 mg/adet) ve fitosteroller (114 mg/adet) gibi fitokimyasallar sayesinde, avokado KVH’lara karşı koruyuculukta destek olabilmektedir. Badem, fıstık ve cevizin tüketilebilir porsiyonundaki posa, potasyum ve K vitamini düzeyinin, avokadodan daha az olduğu belirlenmiştir. Avokadonun tüm besin ögesi ve fitokimyasalları değerlendirildiğinde, KVH’lara karşı diğer MUFA kaynaklarına benzer koruyucu etkiyi göstermesi bek lenmektedir . Peou ve arkadaşlarının, avokadonun lipit profili üzerine etkinliğini değerlendirdikleri metaanalizde, avokado tüketiminin, total kolesterol, trigliserit ve LDL-kolesterol düzeylerinin azalması üzerine olumlu etkisi olduğu gösterilmiştir. Avokadonun lipit profilini düşürücü etkinliği ile ilgili spesifik bir miktar belirlenemese de, 136-300 g/gün (~1-2 adet) avokado tüketiminin sağlıklı bireylerin lipit profili üzerinde olumlu etki oluşturabileceği belirtilmiştir. Avokadonun MUFA içeriğinin karaciğerdeki çok düşük yoğunluklu lipoprotein ve trigliserit sentezini.
National Health and Nutrition Examination Survey (NHANES) 2001-2008 çalışmasına göre, avokado tüketen bireylerin diyet kalitesinin ve HDL kolesterol düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Diyete eklenen günlük 68 g avokadonun MUFA, posa, potasyum, magnezyum, A, C, E ve K vitaminleri ile lutein ve zeaksantin fitokimyasallarının alımının artmasını sağlayarak metabolik sendroma karşı koruyucu olabileceği belirtilmiştir. Yarım adet avokado 20 mg magnezyum içermektedir. Magnezyum sağlıklı bireylerde postprandiyal yağ emilimini azaltabilmektedir. Health Professionals Follow-up Çalışması’na katılan erkeklerde yüksek magnezyum alımının KVH gelişim riskini %18 oranında azalttığı belirlenmiştir. Avokadonun total antioksidan kapasitesi yüksektir (1350 mmol trolex eşdeğeri). Tokoferoller, karotenoidler, fenolik bileşikler ve steroller gibi antioksidanlar ile antioksidan vitaminler avokadonun total antioksidan kapasitesine katkı sağlamaktadır. İçerisinde bulunan lipofilik antioksidanlar ve antioksidan vitaminler ile avokado, oksidatif stresi azaltmakta, lipit oksidasyonunu önlemekte ve damar çeperinde lipit birikimine karşı koruyucu olmaktadır. Hiperkolesterolemik bireylerde diyetle antioksidan bileşiklerin alımının lipit peroksidasyonunu önleyerek, aterosklerotik süreci yavaşlatabildiği bilinmektedir. Avokado antioksidan bileşik içeriği ile aterosklerotik sürecin yavaşlamasına önemli katkı verebilmektedir. Diğer taraftan, avokado tüketimi ile MUFA alımının artırılması diyetsel karotenoid emilimini artırmaktadır. Los Angeles Ateroskleroz Çalışması’na göre, plazma ksantofil düzeyi ile damar içi kalınlık arasında ilişki belirlenmiştir. Ksantofil düzeyinin artması erken dönem ateroskleroza karşı koruyucu olabilmektedir.
Avokadoda yüksek miktarda β-sitosterol gibi fitosterol yapıda lipit fraksiyonları bulunmaktadır ve avokadonun fitosterol içeriğinin de lipit profilinin düzenlenmesinde etkili rol oynayabileceği düşünülmektedir. Fitosteroller, bitki orijinli kolesterolle yapısal benzerlik gösteren steroid alkollerdir, vücuda alındıklarında intestinal kolesterol emilimini ve hepatik kolesterol sentezini azaltıcı etki göstermektedirler. Fitosterollerin, plazma HDL-kolesterol düzeyi ve kan basıncını etkilemeden, plazma total kolesterol ve LDL-kolesterol düzeylerini düşürebildiği bilinmektedir. Avokado ve Kanser Epidemiyolojik çalışmalar, yüksek antioksidan içeren sebze ve meyve tüketiminin bazı kanser türlerinin riskini azalttığını belirlemiştir. Avokado, askorbik asit ve fenolik bileşikler gibi hidrofilik antioksidanlar ile karotenoidler gibi lipofilik antioksidanlardan zengindir.
Lipofilik antioksidanların hücre membranına tutunma özelliği hidrofilik antioksidanlara göre daha çoktur, bu nedenle de biyoyararlılıkları daha yüksektir. Avokado tüketiminin kanserden olası koruyucu etkisi in-vitro çalışmalarla sınırlıdır. Avokadonun besin bileşimi değerlendirildiğinde, prostat, larinks, farinks, oral kavite, gastrik ve meme kanserlerine karşı olumlu etkisi olabileceği düşünülmektedir. Antioksidan kapasitesi çok yüksek olan karotenoidler, apoptozisi tetiklemekte, hücre proliferasyonunu azaltmaktadır. Avokadodan ekstre edilen luteinin, prostat kanser hücrelerinin büyümesini baskıladığı, antitümoral ve antiproliferatif etki yaptığı gösterilmiştir. Bir epidemiyolojik çalışmada, yüksek plazma α-karoten, β-kriptoksantin, laykopen, ve lutein/ zeaksantin düzeyleri ile %40-50 oranında azalmış meme kanseri riski ilişkilendirilmiştir.
Avokado tüketimi ile meme kanseri üzerine olası etkisini belirleyen bir çalışmaya rastlanmamıştır. Avokadonun, içeriğindeki b-sitosteroller ile immünite üzerinde olumlu etki gösterebildiği kaydedilmiştir. b-sitosteroller, lenfosit proliferasyonunu sağlamakta ve doğal öldürücü hücre aktivitesini artırarak kanser, HIV ve enfeksiyon gibi immüniteye bağlı hastalıkların tedavisinde olumlu etki göstermektedir. Sağlıklı Beslenmede Avokadonun Yeri 165 Obezite NHANES çalışmasında 2001-2008 yılları arasında 19 yaş ve üzeri 17567 kişi taranmıştır. Ortalama olarak 70 g avokado (yarım adet avokado) tüketen bireyler ile tüketmeyen bireyler karşılaştırıldığında, avokado tüketenlerin daha düşük vücut ağırlığı, Beden Kütle İndeksi (BKİ) ve bel çevresine sahip oldukları belirlenmiştir. Ayrıca avokado tüketen bireylerin diyet kalitesi tüketmeyenlere göre daha yüksek bulunmuştur.
İki grup arasında günlük enerji alımlarında bir farklılık belirlenmemiştir. Ancak avokado tüketenlerdeki vücut ağırlığı, BKİ ve bel çevresindeki azalmanın nedeni olarak, avokadonun yüksek enerji yoğunluğu, makro besin ögesi biyoyararlılığının yüksek olması, MUFA ve diyet posasının yüksek olması görülmektedir. Avokadonun içeriğinde enerji metabolizmasına katılmayan karbonhidrat (D-manno-heptuloz), adette yaklaşık olarak 4 g bulunmaktadır. D-manno-heptuloz hekzokinaz enzim inhibisyonu sağlayarak glikolizi azaltır ve böylece vücut ağırlık kontrolüne yardımcı olur. Ayrıca kan glukoz kontrolünün sağlanması ve insülin salınımının azalması üzerine de etki göstermektedir. Avokadonun iştah üzerine etkisini araştıran, Wien ve arkadaşlarının yaptığı randomize kontrollü çalışmada, obez ve hafif obez bireylere öğle yemeği ile birlikte izokalorik olarak yarım avokado eklenmiş ve avokado tüketiminin yemek sonrası doygunluk, kan glukoz ve insülin değerleri üzerine etkisi değerlendirilmiştir. Bireyler öğle yemeği ile birlikte avokado tükettiklerinde, yemekten üç saat sonra doygunlukta %26 oranında artma ve yemeğe olan istekte %40 oranında azalma görülmüştür. İnsülin salınımı ve kan glukoz değerleri arasında bir fark bulunmamıştır.
Avokadonun toplam yağ içeriğinin yüksek olmasından dolayı, vücut ağırlık kaybı programlarında kullanımından genellikle kaçınılmaktadır. Pieterse ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, vücut ağırlık kaybı programlarına 200 g avokado eklenmesinin vücut ağırlık kaybı sürecini etkilemediği bildirilmiştir. Yaşlanma Sürecine Etkisi Yaşlanma sürecine bağlı olarak göz ve deri sağlığı bozulmakta hücrelerde DNA hasarları meydana gelmektedir. Karotenoidler, ultraviyole (UV) ışınları ve radyasyona karşı deriyi koruyabilmektedir. Avokadoda bulunan lutein, özellikle katarakt ve makula dejenerasyonu gibi göz hastalıklarından korunmayı sağlamaktadır. Derideki karotenoid düzeyi besinlerle alınan miktarla pozitif korelasyon göstermektedir. Avokadoda yüksek miktarda bulunan lutein and zeaksantin deri sağlığını korumaktadır.
Rosenblat ve arkadaşları avokadodan ayrıştırılmış bileşenlerin UV ışınlarından doğabilecek hasarı azalttığını belirlemiştir. NHANES çalışmasında, ksantofil alımının azalmasının yaşlanma süreciyle ilişkili olduğu belirlenmiştir. Diyetle ksantofil alımının, DNA hasarını ve yaşlanmaya bağlı ortaya çıkan komplikasyonları azaltabildiği bilinmektedir. Avokadoda bulunan ksantofillerin de benzer etki gösterebileceği düşünülmektedir.